En Büyük Terapi: Aile içi etkin iletişim

Değerli Velimiz,

Yaşam bir bütündür. İnsanın var olduğu her noktadaki temaslar insanı sürekli şekillendirir ve dönüştürür. Bu temaslar ilk olarak aile ortamında başlar ve yaşamın temel dinamiklerini oluşturur. Bu temel dinamikleri ‘var olmak, ait olmak ve kendini gerçekleştirmek’ olarak üç başlıkta değerlendirebiliriz.

Var olmak; fiziksel (sağlık, barınma, beslenme, giyim vb.) ve psikolojik (sevilme, takdir edilme ve onaylanma vb.) ihtiyaçlarını karşılayarak ailenin ayrılmaz bir parçası olduğunun dolayısıyla ailede varlığının kıymetli olduğunun hissettirilmesidir.

Çocuğun aitlik duygusunu geliştirmesi, duygu ve düşüncelerini aile ortamında rahatlıkla ifade edebilmesi, fikirlerinin ebeveynleri tarafından önemsenmesi ve samimiyetle kabul görmesi ile ilişkilidir. Birey ancak var olduğunu ve ait olduğunu hissettiği bir ortamda kendini gerçekleştirebilir.

Çocuklarımızın kendini gerçekleştirme sürecini; iyi bir insan, iyi bir meslek sahibi ve iyi bir vatandaş olma olarak idealleştirmeliyiz. İyi bir insan olmak, sadece bir erdem değil, aynı zamanda var oluşun kirasını ödemektir. Bir yandan çocuklarımıza özgürlük alanı sunarken diğer yandan özgürlüklerin getirmiş olduğu sorumlulukları almaları gerektiğini fark ettirmemiz gerekir. Ailenin çocuğu ve ergeni etkin bir şekilde dinlemesi ve onlara karşı dürüst, açık olması çocukların duygu ve düşüncelerini etkin bir şekilde ifade etmesinde etkili olabilmektedir. Bununla birlikte çocuğun benlik saygısının gelişebilmesi, çocuğun kendini ifade edebilen bir birey olarak görülmesi ve demokratik bir şekilde kararlar alınırken ona söz hakkı tanınmasının önemi göz önünde bulundurulmalıdır. Bazen farkında olmadan birtakım iletişim engellerini sergileyebiliyoruz. Bu engeller çocukların duygu düşüncelerine zarar verdiği gibi psikolojik sorunlara da yol açabilmektedir. Emir vermek, tehdit etmek, sürekli öğüt verici şekilde konuşma, yargılama, suçlama, sözünde durmama gibi davranışlar iletişim engelleridir. Suçlamanın bitip sorumlulukların ortaya çıktığı yerde gelişimin başladığı unutulmamalıdır. Birey söz konusu olduğunda mekanik bir süreçten bahsedilemez. Aile içi korku temelli iletişimin değer ve sevgi odaklı temelli iletişime evirilmesi uzun vadeli bir çabanın sonucu olacaktır. 

Saygılarımla.